Kulak çınlaması, işitsel bir uyaran olmadığı halde ses algılanması olarak tanımlanmaktadır. Latincede bulunan “tinnire” kelimesinden türetilmiş olup, çan çalmak, zil anlamlarına gelmektedir. Tinnitusu bazı psikiyatrik durumlar ile ( kuş sesi, insan sesi, müzik sesi vb anlamlı sesler duymak ) karıştırmamak gerekir. Tinnitus bir kulakta, her iki kulakta veya başın içinde algılanabilir. Genellikle duyusal kayıplara karşı oluşan nöroplastik cevapların oluşturduğu işitsel varsanıların kulak çınlamasını oluşturduğu düşünülmektedir. Tinnitus ile ilişkili olduğu bilinen bir çok hastalık olmakla birlikte bunların en başında işitme kaybı gelmektedir. Özellikle yüksek frekanslarda görülen işitme kayıpları kulak çınlaması için majör risk faktörlerindendir. Fakat işitme kaybı olup tinnitus semptomu olmayan veya işitme kaybı olmayıp tinnitusu olan bir çok hasta vardır. Tinnitus ile işitme kaybı arasında bir ilişki olmakla birlikte bu ilişki her zaman doğru orantılı değildir. Gürültü maruziyeti veya akustik travma yaşayan bireylerde tinnitus görülme sıklığı artmaktadır. Obezite, alkol ve tütün kullanımı, kafa travmaları, hipertansiyon, uyku bozuklukları, anksiyete olası risk faktörlerindendir. Kulak çınlamasına neden olan bir çok risk faktörü bilinse de net olarak hangi durumun nasıl etki ettiğini tespit etmek çoğu zaman mümkün olmamaktadır.